canım acıyor.
zihnime düşünce kırıkları batıyor.
duygularım çok yoğun.
olumsuzluk hükümranlığını ilan etmiş.
bir fısıltı, cılız bir ses ZAMAN diyor.
içim hala acıyor, bekliyorum.
belkilerin acabaların kölesi oluyorum.
batan düşünce kırıklarından mı bilmem
göz yaşları kimi zaman ince ince sızıyor
kimi zaman sular seller gibi akıyor.
insanların arasındaki yalnızlığım ne kadar da gürültülü
keşke keşke zihnim de biraz sükut bulsa derken
bu gürültünün arasından bir ses ZAMAN diyor.
hayal kırıklıklarımla birlikte bekliyorum
ne yediğim zevk veriyor, ne okuduğum kitabı anlıyorum
arkadaşlarımla oturuyorum ama onlarla değilim aslında
herkes bir şeyler söylüyor, biliyorum benim için
ama bu anlaşılmadığım duygusunu perçinlemekten öteye gidemiyor.
niye, neden sorularımı belkiler yanıtlıyor.
her şeyden kaçmak kurtulmak istiyorum en çok da kendimden.
olduğum şehri, kaldığım odayı, içimi acıtan her küçük anıyı değiştirmek istiyorum.
tiz bir ses yükseliyor aniden, ZAMAN diyor.
kendimi de alıp benliğimle baş başa bekliyorum.
bir süzgeç alıyorum, düşüncelerimi tekrar tekrar süzüyorum.
bazıları o minicik deliklerden kayıp gidiyor, ben ne kadar uğraşsam da onları tutamıyorum.
bazıları ise süzgeçin üzerinde kocaman kalıplar gibi,
onları da parçalara bölmek ve akıtmak istiyorum.
boğazımı düğümleyen kalbime taş gibi oturan o düşüncelere günlerce bakıyorum.
cesaretimi toplayıp yüzleşmeye karar veriyorum.
kimi zaman ben onları alt ediyorum, kimi zaman onlar beni.
günler, aylar, yıllar geçiyor; ZAMAN diyorum.
suyu açmak geliyor birden aklıma
süzgecin üzerindeki düşünceler suyla birlikte yavaş yavaş çözülüyor.
su akıp yolunu buluyor
ZAMAN içimdeki umutsuzlukları götürüyor.
ve ne zaman kalabalıklar arasında yalnızlığının gürültüsünden bunalmış birini görsem
ZAMAN'a sesleniyorum, ona da yardım et ve suyu açmasının bir yolunu ona da öğret.
13 Şubat 2011
Sayısız duygular barındıran ölçüsüz derinliğimsin benim. Hiç çekinmeden doyasıya gözyaşımı dökebilirim yanında ve sen itirazsız içersin o gözyaşlarını kana kana. Özlediğim yârimin kolları, hep hayalini kurduğum bebeğimin minicik pamuk tombul elleri, annemin fedakârlık dolu gözleri olursun kimi zaman. Kimi zaman anlayışlı bir arkadaş edasıyla okşarsın saçlarımı, kimi zaman dost yüreğini koyarsın ortaya… Geç bulup da tadına doyamadan ayrıldığım dedemle yaptığım sohbetlerin tadı, arkadaşlarımın hiç tanımadığım diğer dünyadaki anneleri babaları olarak çıkarsın karşıma…
Bütün dünyadan kaçmak, saklanmak istediğim zaman kanatlarını gerersin üstüme… Gizlersin beni meraklı bakışlardan… Ben durdurmak isterken her şeyi; bana inat dönen dünyanın devrini sağlayan güneşin ışınları içimi acıtır kimi zaman. İşte o zaman sen korursun beni, engellersin o zalim ışınların her bir zerreciğini.
İç dünyamın kapılarının anahtarının yerini bir sen bilirsin yeryüzünde... Yaşamımdaki bütün rollerimden, sorumluluklarımdan, kaygılarımdan, çekincelerimden uzaklaşıp gerçek benle baş başa kaldığımda aynadaki görüntünün yegâne şahidi sen olursun. En içten dualarımı, en çılgın hayallerimi, en deli yanlarımı, kimseciklere söyleyemediğim bütün sırlarımı bir sen bilirsin. Anlatmadan anlarsın derdimi, bıkmadan, yargılamadan dinlersin beni, sararsın kimsenin merhem olamadığı yaralarımı. Sıcaklığın öyle çoktur ki bedenimle beraber içimi de ısıtırsın.
En dayanılmaz ağrılarımdan, düştüğüm boşlukların derinliğinden, alınganlıklarımdan gönül kırıklıklarımdan bir sen anlarsın. Bazen dirensem de engelleyemediğim her bir gözyaşımın nedenini ve anlamını bir sen bilirsin. Hiç usanmadan gücenmeden biriktirirsin bütün bunları içinde. Kendimden geçip, acıdan gözüm görmez olduğunda canını yakarım kimi zaman; o zamanlarda bile derdin beni ısıtmaktır.
Bütün ruh hallerime aşinasındır. Kıkır kıkır güldüğümde de avaz avaz bağırdığımda da, delice ağladığımda da yadırgamazsın beni. Sana doğru açılan kollarıma her zaman mükemmel bir uyumla karşılık verirsin. Atlattığım her şiddetli fırtınadan sonra bütün dalgaları uzaklaştırırsın kıyılarımdan; huzurlu dingin bir deniz sunarsın bana. Sakinleştirirsin beni usulca, karşılıksız sıcaklığını sunarsın bana.
Sen kimsin diye sorsam sana bilmezsin ama varlığını bilmek yetiyor bana.
Sen sayısız duygular barındıran ölçüsüz derinliğimsin benim.
3 Mayıs 2006